- alışmış birən
- alışmaq, öyrəşmək
Tatca-azərbaycanca sözlük. 2015.
Tatca-azərbaycanca sözlük. 2015.
alışmış kudurmuştan beterdir — alışılan bir şeyden kolayca vazgeçilmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışmış kursak bulamacını ister — kişi, yararlanmaya alıştığı şeyden yoksun kalmak istemez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
tiryaki — sf., Ar. tiryāḳī 1) Afyon, tütün, kahve, çay vb. keyif veren maddelere alışmış olan (kimse) Tiryaki değildi ama aklına estikçe içiyordu. Ç. Altan 2) mec. Bir şeye çok alışmış, vazgeçemeyen Belki de habire yenilmekte olduğu için zaten öfkesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışkın — sf. Bir şeye veya bir şey yapmaya alışmış olan, alışkan, alışmış Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller alışkın olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilmek — nsz, ir 1) Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. H. Taner 2) i Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak Yani kısacası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kullanmak — i 1) Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu? H. C. Yalçın 2) Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pişkin — sf. 1) Gereğince pişmiş Pişkin ekmek. 2) Çabuk pişen, pişeğen, pişek Pişkin nohut. 3) mec. Saygısızca davranarak işini yürüten Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum. S. F. Abasıyanık 4) mec. Girgin Vasıf ı hem arkadaş canlısı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alışık — sf., ğı Herhangi bir duruma alışmış olan Merdivenden gayet zarif ve alışık bir eda ile çıkmaya hazırlandığı belliydi. R. H. Karay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller alışık olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
meğer — bağ., Far. meger Bilinmeyen, farkında olunmayan bir durum için kullanılan bir söz, meğerse, oysa, oysaki Evinin şaşmaz düzenine, sürekli durgunluğuna meğer ne de alışmış? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutkun — sf. 1) Gönül vermiş, meftun, meclup Kapıda bekleşen tutkunlarından bir tanesinin arabasına atladığı gibi ortadan kayboluyordu. E. E. Talu 2) Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün Ben yine eskisi gibi tutkunum tiyatroya. N. Cumalı Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatkın — sf. 1) Bir yana eğilmiş, yatık 2) Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük Yatkın mal. Yatkın kumaş. 3) Bir işte yeteneği, becerisi olan Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise bu yeni konusunda da öyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük